top of page

Sanatçı ve Meta Nesnesi

🎭 SANATÇI VE META NESNESİ

Toplumsal Kabul Arayışı ve Sanatsal Özgürlük Dengesi

Herkes sanat yapıtı üretebilir ve kendini sanatçı olarak gören herkes, mümkünse henüz hayatta iken, kendinde olduğuna inandığı cevherin fark edilmesi ve buna ilave olarak tasdiklenme beklentisi içindedir. Sanat uğruna toplumu karşısına almış, uç noktada marjinal bir yaşam sürdüren ve üreten sanatçı tiplemelerinde bile bunun tersini iddia etmek zordur.

Tavır olarak ister toplumun yanında ya da isterse tam karşısında konumlanmış bir görünümde olsun, bütün sanatçılar kendilerini ifade etme amacı içindedirler. Neresinden bakılırsa bakılsın, en basit haliyle "toplum tarafından benimsenme ihtiyacı" olarak görebileceğimiz bu durum gerçekte "topluma yaranma" çabasıdır.

Sanatçıların, sanat dışında faaliyet gösteren diğer insanlara göre istisnai bir durum içinde oldukları kabul edilebilir ancak toplum etkisi ve toplumdan beklenti anlamında büyük farklar olduğunu düşünmek zordur.

Eserleri yeteri kadar ilgi görmemiş sanatçılar ise; pek tercih etmeseler de bu değerlendirmeyi gelecek kuşakların insafına bırakmak zorunda kalacaklardır. Ancak; kabul etmek gerekir ki, "Öldükten sonra meşhur olma" deyimi ütopik bir parodi olup; çalışmalarının karşılığını mümkünse yaşarken görmek isteyen insan doğasına da çok uygun düşmeyecektir.

"Sanat; bir karşılık beklemeden yapılmalıdır; aksi durumda ticarileşir, etki altına girer ve özgürlüğünü kaybeder" demek bir yanıyla doğru ve kulağa hoş gelen bir değerlendirme olabilir, ancak; tam olarak ayakları yere basmayan, biraz klişe ve aynı zamanda sanatçı üzerinde baskı da oluşturan bir çıkarımdır.

Herbert Read'in sanatçılar için söylediği şeyler, ilk bakışta biraz basit ama aslında oldukça gerçektirler. "Sanatçı son derece gürültülü olan içgüdüsel ihtiyaçları tarafından dürtülmekte olan bir kişidir; onurlandırılmak, güçlü olmak, zengin ve ünlü olmak ve kadına aşık olmayı ister; fakat kendisini, bu hazları tatmaktan yoksun kılar."

"Böylece doyurulmayan herhangi bir arzu gibi, gerçeklikten yüz çevirir, bütün ilgilerini başka alanlara taşır, bütün libidosunu, arzularını bir fantazya hayat içinde yaratır."

Ressam, heykeltraş ya da müzisyen olsun, isimlerini andığımızda yere göğe sığdıramadığımız birçok büyük sanatçının hayatlarını nasıl bir yoksulluk ve yoksunluk içinde geçirmiş olduklarını öğrendiğimizde sanatı sadece sanat için yaptıklarına inanmak da güçleşir.

Hayatta olsun ya da olmasın 'Yarı Tanrı' mertebesine yerleştirdiğimiz o çok büyük sanatçıların, gerçekte sıradan beklentileri olan ve 'Sokaktaki Adam' diye tabir ettiğimiz insanlarla aynı şeylerin hayalini kurduklarını kabul etmemiz gerekiyor.

Hayatını rahat bir şekilde sürdürmeye yetecek miktarda bir gelir, mutlu bir aile ve onurlu bir hayat beklentisi bazı insanlar için çok klişe görünebilir ancak istisnalar kaideyi bozmaz ve bu durum sanatçılar için de geçerlidir.

Hangi konuda olursa olsun, çaba gösterilerek bir sonuç alınmışsa eğer; bunun karşılığını beklemek son derece doğaldır. Beklenti deyince de sadece parasal karşılık olarak düşünülmemeli; takdir edilme ve bu sayede oluşan tatmin duygusunun yaratacağı motivasyon açısından da değerlendirilmelidir.

Ayrıcalıklı olma hissinin getirdiği özgüven, sanatçıyı çok daha istekli ve üretken hale getireceği için, çalışmaya ayrılan zaman ve buna bağlı olarak üretilen yapıt sayısı da artmış olacaktır. Sanatçının ustalaşması; yapıtlarını da olgunlaştıracak ve muhtemelen özgün yapıtlar oluşturabilmenin yolunu açan en önemli etken de bu olacaktır.

Donald Kuspit'e göre; "Her bir sanat eseri deyim yerindeyse sanatçının kendi kendisiyle karşılaşmasını, yani sanatçının malzemesi aracılığıyla duygularını yeniden yaşayıp, yeniden düzenlediği analitik bir seansı temsil eder."

Her ne kadar sonuçta ortaya çıkacak şey sanat kılıfı altında kendini ifade etmekten, kendine ayna tutmaktan ibaret olsa da, bu süreç sanatçının iç dünyasını dışa vurmasının en doğal yoludur.

Sanat eseri, sanatçının ruhsal durumunun somut bir yansımasıdır. Bu yansıma, toplumsal kabul görme arzusu ile birleştiğinde, sanatçının hem kişisel tatmini hem de toplumsal konumu açısından kritik bir öneme sahip olmaktadır.

Modern dönemde sanat eserinin meta nesnesi haline gelmesi, sanatçının bu ikili durumunu daha da karmaşık hale getirmektedir. Sanat piyasasının dinamikleri, sanatçının yaratım sürecini ve motivasyonunu doğrudan etkilemektedir.

Sonuç olarak, sanatçının toplumsal kabul arayışı ile sanatsal özgürlüğü arasındaki denge, sanat dünyasının en temel sorunlarından birini oluşturmaktadır. Bu denge, hem sanatçının kişisel gelişimi hem de sanatın toplumsal işlevi açısından büyük önem taşımaktadır.

Son Yazılar

Hepsini Gör
Estetik Yönleriyle Müzik

🎵 ESTETİK YÖNLERİYLE MÜZİK Cevad Memduh Altar Müzik Estetiği, Estetik Yargılar ve Autonomie/Hétéronomie Yaklaşımlar Estetik Yönleriyle...

 
 
 
İnsan, Akıl ve Sevgi

🧠 İNSAN, AKIL VE SEVGİ ÜZERİNE Cevad Memduh Altar Aklın Özgürlüğü, Ruhun Yüceliği ve Gerçek Sevginin Gücü İnsan, Akıl ve Sevgi Üzerine...

 
 
 
Koca Reşit Paşa

🏛️ KOCA REŞİT PAŞA Büyük Devlet Adamının Kişiliği ve İcraatı Üzerine BÜYÜK DEVLET ADAMI KOCA REŞİT PAŞA'NIN KİŞİLİĞİ VE İCRAATI ÜZERİNE...

 
 
 

Yorumlar

5 üzerinden 0 yıldız
Henüz hiç puanlama yok

Puanlama ekleyin
bottom of page