Koca Reşit Paşa
- volkanhocam
- 11 Eyl
- 2 dakikada okunur
🏛️ KOCA REŞİT PAŞA
Büyük Devlet Adamının Kişiliği ve İcraatı Üzerine
BÜYÜK DEVLET ADAMI KOCA REŞİT PAŞA'NIN KİŞİLİĞİ VE İCRAATI ÜZERİNE
Osmanlı topluluğu, Cumhuriyete kadar padişahlık ile halifeliği kişiliğinde birleştiren tek otoritenin mutlakiyetçi teokratik yönetim iradesine boyun eğerek varlığını sürdürebilme zorunluluğu içindeydi. Durum böyleyken, Abdülmecit'in tahta çıkışından hemen sonra ilan edilen 1839 Tanzimat Fermanı'nda: "…Emniyet-i can ve mahfuziyet-i ırz ve namus ve mal…" ve 1856 Islahat Fermanı'nda: "…Hatt-ı Humayunum ile ve Tanzimat-ı Hayriyyem mucibince her din ve mezhepte bulunan kâffe-i taba-i Şahanem hakkında bilâ istisna emniyet-i can ve mal ve mahfuziyyet-i namus için…" ifadeleriyle, her şeyden önce kişinin öz hayat sahasını emniyet altına alan bu ururlar, Osmanlı tarihinde çok önemli bir dönüm noktasını oluşturur.
Hiç şüphe yok ki, sadece ve sadece Sadrazam Koca Reşit Paşa'nın (1800-1858) azimli kararı, her iki Fermana da insan sevgisine yönelik ilkeler katabilmede başlıca etken oluyor. Devlet yönetiminde, mümkün olmayanı mümkün kılan devlet adamlarımız arasında, yükümlendiği hizmetin boyutlarına göre bir de Sadrazam Koca Reşit Paşa'nın bulunduğunu unutmamak gerek. 58 yıl gibi oldukça kısa bir ömrün getirdiği sınırlılıklara rağmen, devletin şeref ve haysiyeti bu yoldan korunabilmiştir.
Mustafa Reşit Paşa'nın, kısa bir ömür içindeki ikinci büyük başarısı da, Mehmet Ali faciasından 13 yıl sonra patlak veren Rus saldırısına karşı, İngiltere, Fransa ve Sardunya devletleri ile bir antlaşma aktederek, İngiltere ve Fransa'nın savaşa fiilen katılmaları suretiyle, Kırım Savaşı'nı başlatması ve savaşı zaferle sona erdirerek devleti gene korkunç bir felaketten kurtarmış olmasıdır (1854-56).
Durumu iyice anlamış olan Sultan Mahmut, bir yandan ocağı zorla ortadan kaldırmış, bir yandan da dıştan gelen sınırsız güçlüklerin giderilmesi için olağanüstü çaba harcamıştır. Mora isyanı ve bunun sonucu olarak Yunanistan adıyla bağımsız bir devletin kurulması, Yeniçerilerin isyanı ve ocağın silah zoruyla dağıtılabilmesi ve nihayet Ruslarla savaş gibi önemli olaylar, Türk ulusunun maddî manevî gücünü bir hayli sarsmış, devletin bu korkunç olayların etkisinden bir an önce kurtulabilme yolunda yeniden yapılanma çalışmaları başlanmış bulunuyordu.
Mustafa Reşit bey 1828 yılında 28 yaşında Bab-ı Âlî Mektubî Kalemi'nde kâtip olarak göreve başlamakla devlet hizmetine girmiştir. Tam bu sıralarda Rusya, Yunanistan'ın bağımsızlığa kavuşmasını bahane ederek Türkiye ile savaşa girmiş, iki yılı aşmayan bir süre içinde savaş aleyhimizde neticelenmiş ve Yunanistan bağımsız devlet statüsünü elde etmişti. İşte Sultan Mahmut'un, bu savaşın en kritik dönemlerinde Reşit Bey'in yeteneklerini fark etmesi, onun hızla yükselmesine sebep olmuştur.
Henüz 16 yaşında olan padişah Abdülmecit, Tanzimat Fermanı'nı okur okumaz hiddetinden kâğıdı fırlatıp atar ve Reşit Paşa'yı çağırtır. Reşit Paşa, huzura girer. Abdülmecit: "Bu ne demek Paşa? Benim otoritem kalmayacak!" der. Reşit Paşa sakin bir şekilde: "Padişahım, bu ferman sayesinde otoriteniz daha da güçlenecek" diye cevap verir.
Ayrıca Maarif-i Umumiye Nezareti'ni, yani Millî Eğitim Bakanlığını kuran ve memleketimizde ilk olarak Rüşdiye okullarını (orta okulları) açan da yine Mustafa Reşit Paşa'dır. Bu eğitim reformları, Osmanlı toplumunun modernleşmesinde çok önemli rol oynamıştır.
Sadrazam Koca Mustafa Reşit Paşa, 1858 yılında 58 yaşında hayata gözlerini kapamıştır. O zamanki adıyla Encümen-i Daniş'e, yani bugünkü Danıştaya benzeyen bir kurula üye tayin ettiği Şinasi, Reşit Paşa'nın ölümüne son derece üzülerek, devrin edebî anlayışı bakından büyük önemi olan şu beyitle Mustafa Reşit Paşa'nın büyüklüğünü dile getirmiş, böylece Paşa'nın ölüm tarihi de Ebced hesabiyle saptanmıştır:
"Sadrazam idi fevt oldu Reşit Paşa vah, Altmış sekiz almış idi cah-ı sadaret ile şan, Mustafa ismi idi aynı kerem cismi idi, Ukalâ kısmı idi aklına dembeste heman. Fevtine tam bu tarihi Şinasi yazdım, Sadr-ı m'evada reşid-ül vüzera buldu mekân!"

Yorumlar