Sanatçı Kimdir?
- volkanhocam
- 11 Eyl
- 2 dakikada okunur
🎨 SANATÇI KİMDİR?
Sanatçının Özellikleri ve Toplumla İlişkisi
Sanatçı, "güzel sanatların herhangi bir dalında eser veren sanatkar; sinema tiyatro oyuncusu ve müzik eserini icra eden veya okuyan kişi; bir zanaatla uğraşan, bir sanatla geçinen kimse" diye tarif edilirken, sanatkar da: "Sanat eseri ortaya koyan, güzel sanatlardan biriyle uğraşıp bu yolda eser meydana getiren sanatçı" diye tarif edilmektedir. Bu iki tariften anlaşıldığına göre sanatçı ve sanatkar aynı anlamda kullanılmaktadır.
Sanat ve sanatkar hakkında bu kısa açıklamayı yaptıktan sonra, farklı bilim adamlarına göre, öncelikle bir sanatçıda bulunması gereken özellikler nelerdir bunları görelim.
Her şeyden önce, çağdaş bir sanatkar, hangi güzel sanatlar dalında çalışırsa çalışsın, mutlaka güçlü bir imana, tefekküre, sosyoloji ve psikoloji bilgisine muhtaçtır. Yani sanatkar, bir taraftan kendi dalında birikmiş olan millî ve beşerî tecrübeyi tevarüs edecek, diğer taraftan da insanı bütün incelikleriyle tanıyacaktır.
Bütün bunlarla birlikte, sanatkarda güçlü bir müşahade, derin bir sezgi, üstün bir tahlil ve terkib kabiliyeti bulunmalıdır. Bu çok önemlidir. Bu husus, bir yaradılış meselesi olduğu kadar, bir eğitim meselesidir de.
Sanat, düşünebilen, gerçeği görebilen, toplumu anlayabilen insanların işidir. Sanatçının sahip olması gereken bu özellikler üzerinde biraz durmak gerekir.
Düşünebilmek: Sanatçının en önemli vasıflarından biridir. Sanatçı, ortaya koyacağı yeni ve orijinal eserin nasıl olması gerektiğini ve bunun, topluma ne faydalar sağlayacağını düşünür. Sanatçı, sanat ve toplumu için kendisini feda eden insandır.
Böyle bir eseri meydana getirirken, ne kadar çok kazanacağını ve milleti ne kadar aldatacağını düşünmez. Sanat ve toplum için var olan kişilerin böyle basit çıkarları düşünmesi anlamsızdır. İşte böyle adi emellerden uzak duran ve ulvî düşüncelere sahip olan sanatçının yeri de, içi sevgi, ilgi ve saygı dolu olan toplumun kalbidir.
Gerçekleri görebilmek: Sanatçının bir diğer özelliği de hakikatleri görebilecek basirete ve sağduyuya sahip olabilmesidir. Hak ve hakikati gözetmeyen, doğruları göremeyen, sanatında ve yaşamında gerçeği idrakten aciz olan kişilerin sanatçı olması mümkün değildir.
Toplumu anlayabilmek: Sanatçı, içinde bulunduğu toplumu veya temsil ettiği milleti çok iyi anlayan ve tanıyan insandır. Sanatçılar, içinde yaşadığı toplumun psikolojik ve sosyolojik yönlerini en iyi bilen kişilerdir.
Yeni sanatçılar da, sanatı yalnızca zenginlere mal ederek, halktan koparmışlardır. Sanatın kitleye inmemesi, kitleyi sarsar, toplumu yıkıma götürür. Tarihte genellikle böyle olmuştur. Sanatkarlar ya saray ve idarecilerin himayesinde varlıklarını sürdürmüşler, yahut da zenginlerin sahiplendikleri kişiler olmuşlardır.
Aslında, sanatçının üretebilmesi için maddi sıkıntı çekmemesi gerekir ki, üretimini rahat yapabilsin ve çoğaltsın. Fakat, sanatını zenginlere veya üst kesime hasreden sanatçılar, çok kısa zamanda halktan koparlar. Halkın desteklemediği sanatçı da yok olmaya mahkumdur.
Böyle sanatçıların ortaya koydukları eserlerin de halka inmesi mümkün değildir. Bunun için Tolstoy: "Sanatın kitlelere inmemesinin başlıca nedeni, sanatın, belirli sınıfların çıkarları için kullanılmasıdır" diye söylemektedir.
Bu konuda buraya kadar yaptığımız açıklamada sanatçının kim olduğunu, ne olması ve hangi özelliklere sahip olması gerektiğini açıklamaya çalıştık. Sanata yön veren sanatçıdır. Sanatçıyı yönlendiren de bilgi birikimi, yetenek ve tecrübeyle birlikte ahlak anlayışıdır.
Sanatçının ahlakının niteliği ne ise, ondan doğacak eser de onun ahlakını yansıtacaktır. Bu bakımdan, sanatçının veya sanatın ahlakı konusu ayrı bir başlık altında incelenmesi gerekmektedir.

Yorumlar