top of page

Sanat Üzerine

🎨 SANAT ÜZERİNE

Cevad Memduh Altar

Sanat Yaratımı, Eleştirisi ve Güzellik Kavramlarının Felsefi Temelleri

Sanat Üzerine Cevad Memduh Altar

Sanat eserinin meydana gelmesini sağlayan temel etkenlerin en başında "duygu" ile "istek"in geldiği bilginlerce kabul edilir. Bu iki yaratıcı faktörden insanda hangisinin daha önce belirmesi gerekeceği konusu da düşünürleri uzun süre ilgilendirmiştir. Duygulanma sonucu eser verme halinin ilham yoluyla meydana gelebileceği göz önüne alınırsa, yaratma isteğinin en son beliren bir iç eylem olduğu kanısı daha ağır basmaktadır. Bununla beraber istek olmayınca ilham, dolayısıyla duygulanma hallerinin de olmaması gerekeceği tezini savunanlar da az değildir. Kesin olarak bilinen bir yön varsa o da, sanat eseri yaratabilmenin, insanın tek taraflı olarak düşünme ve isteme güçlerini harekete geçirmesiyle mümkün olamayacağıdır. Bu böyle olunca, sanat eserini yaratmada yalnız ve yalnız duyabilme gücünün ana faktör olacağı kanısı daha şanslı görünür.

Sanatın yaratılışını sağlamada büyük rolü olan "istek" ile, günlük hayatın akışı içinde türlü sebeplerle karşılaşılan "istek" arasındaki farkın da belirtilmesi gerekir. Sanattaki güzelin ve güzelliğin dayandığı sebep, şart ve kaynakları araştıran estetlerin değindiği "istek", insanı ve bu arada tabiatıyla sanatçıyı, ideal ve güzel olan bir şeyi yaratmaya ansızın iten istektir. Özellikle sanatçıda birdenbire baş gösteren bu çeşit istekte, bir eser yaratmayı mümkün kılacak hale geçişin esprisi vardır. İşte bu türlü isteği, sanat eleştirici ve yazarları "saf istek" terimiyle olağan istekten ayırt ediyorlar. Müspet ilimlerle ilgili üstün değerdeki araştırma ve buluşlara da sonuç olan Saf İstek, sanatın gerektirdiği Saf İsteğe karşılık, uzunca bir düşünce, kanı, tasarı ve netice ön-dönemini gerektirmektedir. Bu önemli gerçek, sanatların, yaratılışlarından önce aynı türden bir gelişim ön-döneminden yoksun olmaları gerekeceği anlamına gelmektedir. Müspet ilimlerin zorunlu kıldığı hazırlık ön-dönemi, işin bilimsel yönünü meydana getirmektedir ki, bu yön, sanat yaratışlarında, uygulama, teknik, sistem ve metod açılarından, mutlaka duygu, sezi ve ilhamdan sonra gerekmektedir.

Günlük hayatın gerektirdiği olağan isteğin açıklanmasına gelince: 17. yüzyılın ünlü filozofu Spinoza (1632-1677), bu isteği şöyle bir yoruma bağlamıştır: "İnsanın, daha az olgunluktan daha çok olgunluğa kavuşabilme çabası". Bu yorum, olağan istekle sanat yaratışlarına temel olan Saf İstek arasındaki farkı açıkça ortaya koymaktadır.

İlham ya da seziş prosedürü, yalnız sanat yaratışlarında rastlanan ve işin yukarıda belirtilen bilimsel yönü ile ön planda ilgisi olmayan bir duygulanış ânına dayanmaktadır. Bu konu üzerinde önemle durmuş olan filozof Lessing (1729-1781), ilhamı sanatta her şeyin başı olarak tanırken, filozof Kant şöyle demiştir: "Aklın, kendi yetki ve gücüne sahip olarak ileri hürriyete kavuşmasından doğan ruh haletini, gerçek bir sanat eserinin insanın varlığından kopup gelmesi gerekir."

Sanatta eleştirinin nasıl ve ne yolda değerlendirilmesi gerekeceği sorunu, her şeyden önce "güzel" ve "güzellik" kavramlarının, sağlam bir algılayış yoluyla elde edilecek eleştiri gücündeki isabete bağlıdır. Öte yandan, üstün nitelikli bir eleştirinin, ancak dünya çapında ün yapmış büyük sanatçıların meydana getirmiş oldukları eserlerde saklı teknik ve estetik espriden beslendiği kanısı da çoğunlukla ağır basmaktadır ki bu da sanat eserlerini yorumlamaya yönelik kanıları oluşturan, hattâ bu tür kanıları kesin ve sağlam yöntemlere bağlayan bir bilim dalının var olması gerekeceği inancının ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Onun için de sanat eserlerinin, güzellik açısından, aynı kıstaslara göre meydana getirilmiş olmaları ve dolayısıyla belirecek ortak yönlerin, güzelin ve güzelliğin oluşumunu sağlayacak koşul ve kuralları da kapsaması gerekeceği düşüncesine yol açmaktadır.

Ancak eleştirmenin kişisel beğenisi, çoğu zaman tutarlı olmamaktadır; hattâ çoğunluğun beğendiği bir eseri, olumsuz bir kanıyla eleştirdiği gibi, aynı eseri, bir süre sonra benimseyebilmektedir de. Nitekim tarih bize böyle örnekler sunmaktadır. Böylesine bir gerçek karşısında, yeni ve taze bir eserin güzel olup olmadığını açıklayabilme bakımından kolayca tereddüde düşülmektedir.

Yukarıda açıklanan karşıt faktörlerden etkilenip de, bir eserin gerçek değerinin, ancak eleştirmenin kendince ortaya koyduğu sübjektif yargıya bağlı olduğunu sanmak yanlış olur, çünkü her açıdan büyük bir eserin gerçek değeri, sübjektif eleştirilere konu olamayacakları muhakkaktır. Onun içindir ki, olağanüstü değeri içeren bir eserde esasen var olan güzellik, gerçek eleştiriye yön vermede geçerli olan ölçünün kendisidir; ve eleştirmende zamanla sağlam bir yorum yeteneğinin oluşamaması, üstün bir eserin sahip olduğu güzelliğin gerçek yönüyle belirtilememesine neden olmaktadır.

Sanatta gerçek eleştiri, değerli bir eserde esasen var olan güzelliğin meydana çıkarılmasına olanak sağlayacak düzeyde gelişebilen yargıdır; ve bu da ancak, kendisini böylesine sağlam bir eleştiri gücüne sahip kılabilecek niteliğe sahip eleştirmenlerin bulunmasına bağlıdır. Esasen estetik görüş ve anlayıştan beklenen de, güzelin ve güzelliğin ne tür bir yargıya konu olduğunu belirleyebilecek bir ortam hazırlayabilmekteki etkinliktir.

O halde güzelin ve güzelliğin, sanatta ne tür yaratışlara yargı olmaları gerektiğini başka yerde değil, yine kendinde bulacaksın! Çünkü yıllardır belirlenmesini beklediğin "güzel" ve "güzellik" yargıları, yine de sana göre bir yargı olmanın önemini taşıyacaktır! Bu durumda inanan kişiye göre, bu tür eserlerin, hiçbir değeri olmayan ya da önemli değerden yoksun olan eserlerden ayırt edilebilmeleri için, yasa diyebileceğimiz kesin ve her zaman için geçerli ölçülere sahip olmaları gerekmez mi?

Sanat eserlerinde yaşanan olağanüstü kritik ânın, yani içe dönük estetik yaşantının sonucudur ki, söz konusu eserlere bu yoldan tanınacak değerler, ancak bu tür yaşantıların zaman ve deneyimle sağlam yargı ve eleştiriye dönüşebilir, çünkü sanatı yorumlayıp eleştirme amacıyla oluşan değer ilkeleri, kişide kıyaslama ölçülerinin meydana gelmesine, hattâ bu tür ölçüleri isabetli bir bütüne dönüştüren kuralımsı yargıların elde edilebilmesine de olanak sağlamaktadır.

Son tahlilde eleştirmenin, sanatın güzelliği üstünde elde edeceği ölçünün son şeklini, her şeye rağmen kendisinin bulması, bu şekli yine kendi içinde oluşturması gerekmektedir. Çünkü tanınmış eleştirmenlerce oluşturulan yorum ve yargılara gereğince değer verilse bile, bunlar yine değişik kökenli yargılardır. Kant, kişinin kendine özgü yargı ve eleştirilerine özellikle önem vermekte, insanlara zorla benimsetilmiş yabancı ve değersiz yargıların tehlikeli olduğunu belirtmektedir.

Zaman ne kadar değişse, görüş ve kanı faktörlerini çeşitli yönlerden ne kadar etkileyip değiştirse de, ilme ve sanata temel olan bilgi ve sezi güçleri değişmez kalırlar. Bu takdirde akıl ve duygu güçleri, temelden ve özlü geleneklerden yoksun olarak yaratma fonksiyonunu zorlamış oluyor ve bundan da ancak cılız, zayıf, çelimsiz ve fayda verme esprisinden yoksun bir verim elde ediliyor. Eğer gerçek yaratma bu yoldan elde edilseydi, sanatın da bir tarihi olur muydu? Nitekim tarih, insanlığın hayat dramındaki zirvelerin objektif yorum ve yargılarıdır. Bu böyle olunca da gene aynı gerçeğe bağlı olan ilmin ve sanatın tarihleri de, millî ve milletlerarası değerdeki buluş ve yaratış hamlelerinin zirve, yorum ve neticeleri olma niteliğindedir. O halde insanlık tarihinin medeniyet yönünden doğru eğriden, güzel çirkinden ayırt edilmiş, objektif yorum ve yargının gelişip olgunlaşması imkânı gene bu yoldan sağlanabilmiştir.

Son Yazılar

Hepsini Gör
Estetik Yönleriyle Müzik

🎵 ESTETİK YÖNLERİYLE MÜZİK Cevad Memduh Altar Müzik Estetiği, Estetik Yargılar ve Autonomie/Hétéronomie Yaklaşımlar Estetik Yönleriyle...

 
 
 
İnsan, Akıl ve Sevgi

🧠 İNSAN, AKIL VE SEVGİ ÜZERİNE Cevad Memduh Altar Aklın Özgürlüğü, Ruhun Yüceliği ve Gerçek Sevginin Gücü İnsan, Akıl ve Sevgi Üzerine...

 
 
 
Koca Reşit Paşa

🏛️ KOCA REŞİT PAŞA Büyük Devlet Adamının Kişiliği ve İcraatı Üzerine BÜYÜK DEVLET ADAMI KOCA REŞİT PAŞA'NIN KİŞİLİĞİ VE İCRAATI ÜZERİNE...

 
 
 

Yorumlar

5 üzerinden 0 yıldız
Henüz hiç puanlama yok

Puanlama ekleyin
bottom of page