Renklerin Kralı
- volkanhocam
- 10 Eyl
- 2 dakikada okunur
`Bir zamanlar, yeryüzünde tüm renklerin parladığı, doğanın rengârenk olduğu muhteşem bir ülke varmış. Bu ülkenin gökyüzü masmavi, ormanları yemyeşil, çiçekleri ise kırmızı, mor, sarı renklerle bezenmişmiş. Bu renklerin içinde yaşayan Küçük Ressam adında bir çocuk varmış.
Küçük Ressam, resim yapmayı çok sever, elindeki fırçalarla sürekli yeni şeyler yaratırmış. Resim yaparken mutlu olur, boyaların dünyasını keşfettikçe daha da heveslenirmiş.
Bir sabah, Küçük Ressam her zamanki gibi erkenden kalkmış, bahçesine çıkmış. Ancak gözlerine inanamayacağı bir manzarayla karşılaşmış. Bahçedeki tüm çiçekler, yapraklar, hatta gökyüzü bile solgun, gri ve renksizmiş.
"Bu da ne? Çiçeklerim nerede? Renklerim nerede?" demiş Küçük Ressam şaşkınlıkla. Hemen eline fırçasını almış ve boyalarıyla çiçekleri boyamaya çalışmış. Ancak boyadığı her şey tekrar grileşmiş.
Küçük Ressam ne yapacağını bilemeden etrafına bakarken gökyüzünde parlayan bir yıldız dikkatini çekmiş. Yıldız parlak ve dev bir şekle bürünerek onunla konuşmaya başlamış.
"Küçük Ressam, üzülme. Ben Renklerin Kralı. Renklerin neden kaybolduğunu ve onları nasıl geri getirebileceğini sana anlatacağım."
Renklerin Kralı sakin bir sesle açıklamış: "Dünyadaki renkler insanların mutluluğundan, hayal gücünden ve sevincinden beslenir. Ama zamanla insanlar hayal kurmayı, sevmeyi ve renkleri hissetmeyi unuttular. Renkleri geri getirmek için senin gibi güçlü bir hayal gücüne sahip bir çocuğun yardımına ihtiyacım var."
İlk hedef Kırmızıların Vadisiymiş. Küçük Ressam, elinde fırçası ve boya paletiyle Kırmızıların Vadisi'ne doğru yola koyulmuş. Vadinin ortasına vardığında büyük bir kayanın üzerinde eski bir yazıt görmüş: "Kırmızıyı bulmak için cesur olmalısın. Sevgi dolu hayaller kurmalısın."
Küçük Ressam, gözlerini kapatıp kalbinde en çok sevdiği şeyleri düşünmeye başlamış. Ailesi, en yakın arkadaşları, sevdiği oyunlar... Sevgi dolu hayalleri içinde canlandıkça, elindeki fırçayı vadideki çiçeklere doğru sallamış. Birden, vadideki çiçekler ve ağaçlar yavaş yavaş kırmızı renge bürünmeye başlamış.
Sonra Yeşilin Ormanı'na gitmiş. Orada sabırlı olmayı öğrenmiş. Ağaçların büyümesi gibi, güzel şeylerin zaman aldığını anlamış. Sabırla beklediğinde, orman yemyeşil rengine kavuşmuş.
Son olarak Mavinin Gölü'ne varmış. Gölün kenarında oturmuş, içindeki huzuru bulmuş. Kalbi sakinleştiğinde, göl berrak mavilikle dolmuş.
Renklerin Kralı ona Sonsuz Renk Fırçası'nı hediye etmiş. "Bu fırçayla dünyayı güzelleştirebilirsin. Ama unutma, renklerin gerçek gücü senin kalbindeki sevgi, sabır ve huzurdan gelir."
Küçük Ressam, hayal gücüyle herkese renkleri ve mutluluğu yeniden hatırlatmış. Böylece dünya tekrar rengârenk olmuş.`;

Yorumlar