Deniz Feneri Bekçisi ve Gezgin
- volkanhocam
- 10 Eyl
- 3 dakikada okunur
`DENİZ FENERİ BEKÇİSİ VE GENÇ GEZGİN
20. yüzyılın başlarında, Kuzey Atlantik'te sert dalgaların kıyıya vurduğu bir sahil kasabasında, emekli bir denizci olan Viktor, yalnız başına eski bir deniz fenerini işletiyordu. Viktor, yıllarca denizlerde yol almış, fırtınalarla boğuşmuş, ama en çok insan hayatını kurtarmaktan onur duymuştu.
Ancak yaşlandıkça, denizden uzak kalmış, yalnızca deniz fenerini işletmekle yetinmek zorunda kalmıştı. Geceleri feneri açar, ışığıyla kayalıklara yönelen gemicilere rehberlik ederdi. Onun için, fenerin ışığı umut ve güvenin simgesiydi.
Viktor her akşam fenerin tepesine çıkar, büyük mercekli ışığı yakar ve denizi tarar, yaklaşan gemileri gözlerdi. Rüzgarlı gecelerde, dalgaların kayalıklara çarpma sesini dinler, gemicilerin güvenliğini düşünürdü. Yalnızlığına rağmen, kendini değerli hissederdi çünkü hayat kurtarıyordu.
Bir gün, kasabaya genç bir gezgin geldi. Adı Leo'ydu, hayatın anlamını bulmak için dünyayı dolaşıyor, farklı kültürleri ve insanları tanımak istiyordu. Ancak Leo, seyahat ettikçe giderek daha fazla kaybolduğunu hissediyordu.
Her ülkede, her kasabada biraz daha yalnızlaşıyor, hayatta bir yön belirlemekte zorlanıyordu. Paris'te sanat galerileri gezmiş, Roma'da tarihi yapıları incelemiş, Londra'da müzelerde saatler geçirmişti. Ama hiçbiri ona aradığı huzuru vermemişti.
Deniz fenerini ziyaret etmeye karar verdiğinde de içten içe ruhunu aydınlatacak bir ışık arıyordu. Fenerin yolunu tutarken, denizin kokusunu içine çekti ve ilk kez uzun zamandır huzur hissetti.
Fenerin tepesine vardığında, Viktor'la tanıştı. Yaşlı denizci, Leo'yu sıcak bir gülümsemeyle karşıladı. Viktor ona yaşadığı fırtınaları, kaybolan gemileri nasıl kurtardığını ve yıllardır burada nasıl tek başına yaşadığını anlattı.
"Bir keresinde," dedi Viktor, "korkunç bir fırtınada üç gemi aynı anda kayalıklara yöneliyordu. Fenerin ışığını o kadar güçlü yaktım ki, mil uzaktan bile görülebiliyordu. O gece yirmi altı kişinin hayatını kurtardım."
Leo ise bir anlam arayışında olduğunu, bu dünyada ne yapması gerektiğini bilmediğini söyledi. "Dünyayı dolaşıyorum ama kendimi daha da kaybolmuş hissediyorum. Sanki her yerde yabancıyım."
Viktor, uzun bir süre sessizce Leo'ya baktı ve sonra şöyle dedi: "Hayatta en zor şey, bir fener gibi ayakta kalmaktır. Dalgalardan, karanlıktan korkmadan, başkalarına yol gösterip kendini kaybetmemek… Ama bil ki, yönünü bulmak için önce kendine sağlam bir ışık yakman gerek."
Leo, bu sözleri zihninde günlerce taşıdı. Fenerin ışığı, ona yalnızca denizi değil, içindeki derin denizi de aydınlatıyormuş gibi geldi. O gece, fenerin ışığının altında oturarak, Viktor'un sözlerini düşündü.
Fenerde geçirdiği birkaç gün boyunca Viktor'la daha fazla vakit geçirdi, ondan cesaret, azim ve sabrın önemini öğrendi. Viktor, ona denizde karşılaştığı zorlukları anlatırken, aslında hayatta ayakta kalmanın nasıl bir savaş olduğunu da öğretiyordu.
"Genç adam," dedi Viktor bir akşam, "sen dış dünyada aradığın şeyi kendi içinde bulmalısın. Ben bu fenerde yalnızım ama asla yalnız değilim. Çünkü her gece birileri için ışık yakıyorum."
Viktor, Leo'ya fenerin bakımını öğretti. Merceklerin nasıl temizleneceğini, ışığın nasıl ayarlanacağını, hava durumuna göre nasıl farklı sinyaller verileceğini anlattı. Leo, bu işleri yaparken kendini faydalı hissetti.
Bir gece, büyük bir fırtına koptu. Viktor ve Leo birlikte feneri işlettiler. Dalgalar fenerin tabanına kadar yükseliyordu ama ışık hiç sönmedi. O gece, fırtınada yolunu kaybetmiş bir balıkçı teknesini güvenli limana yönlendirdiler.
Viktor'un yanından ayrıldığında, Leo kendisini daha güçlü ve kararlı hissediyordu. Artık amacını bulmak için çıktığı bu yolculukta, başkalarına da rehber olabileceğini, onların da yollarını aydınlatabileceğini fark etti.
Leo, Viktor'dan aldığı ilhamla, seyahatlerine devam etti. Ama artık sadece görmek için değil, öğrenmek ve öğretmek için seyahat ediyordu. Gittiği her yerde, insanlarla daha derin bağlar kurdu.
Hindistan'da köy okullarında İngilizce öğretti, Afrika'da su kuyuları kazılmasına yardım etti, Güney Amerika'da yerel kültürleri belgeledi. Her durağında, Viktor'un feneri gibi, başkalarına ışık olmaya çalıştı.
Yıllar sonra Leo, dünyanın dört bir yanındaki insanlara kendi yolculuğunu, Viktor'dan aldığı dersleri anlatan bir kitap yazdı. Kitabının adı "İçimdeki Fener" idi ve onu okuyan binlerce insanın ilham kaynağı oldu.
Kitabında şöyle yazmıştı: "Gerçek yolculuk, dış dünyayı keşfetmek değil, kendi içimizdeki ışığı bulmaktır. Her insan, başkaları için bir fener olabilir."
Viktor'un ışığı, yalnızca fenerden değil, artık Leo'nun kalbinden de dünyayı aydınlatıyordu. Leo'nun kitabını okuyan insanlar, kendi hayatlarında anlam bulmaya başladılar.
Yıllar sonra Leo, yaşlı Viktor'u ziyaret etmek için o sahil kasabasına geri döndü. Viktor hâlâ feneri işletiyordu, ama artık daha da bilge görünüyordu. Leo ona kitabını hediye etti.
Viktor kitabı okuduktan sonra, "İşte," dedi, "sen de artık bir fenersin. Işığın dünyayı aydınlatıyor." İkisi birlikte fenerin tepesinde oturdular ve denizi seyrettiler.
Ve Viktor'un dediği gibi: "Her insan, kendine sağlam bir ışık yakarsa, hayatın en sert dalgalarında bile yolunu kaybetmez." Bu söz, Leo'nun hayatının rehberi olmuş ve binlerce insana ilham vermeye devam etmişti.
Leo artık biliyordu ki, aradığı anlam her zaman oradaydı. Sadece onu görecek ışığa ihtiyacı vardı. Ve o ışık, Viktor'un fenerinde başlayıp, şimdi tüm dünyaya yayılıyordu.`;

Yorumlar