Büyülü Orman
- volkanhocam
- 10 Eyl
- 2 dakikada okunur
`Bir varmış, bir yokmuş, evvel zaman içinde kalbur saman içinde, çok uzak diyarlarda, büyük bir krallık varmış. Bu krallığın en sevilen prensesi, adı Mavi olan, gülüşüyle herkesi mutlu eden bir kızmış. Mavi'nin saçları altın sarısı, gözleri ise gökyüzü kadar maviydi. Bu yüzden ona "Prenses Mavi" derlermiş.
Prenses Mavi'nin en büyük tutkusu, krallığının etrafındaki büyülü ormanda dolaşmakmış. Ormanda birbirinden farklı hayvanlar, sihirli bitkiler ve rengârenk çiçekler bulunurmuş. Bir gün, Mavi yine ormana gitmek için sabah erkenden uyanmış. Güneş daha doğmamışken ormanın derinliklerine doğru yol almış.
Ormanın içinde yürürken, Mavi, çok parlak bir ışık görmüş. Işığın kaynağına doğru ilerlemiş ve karşısına devasa bir ağaç çıkmış. Bu ağacın dallarında parıldayan sihirli meyveler varmış. Mavi, büyülenmiş gibi bu meyvelere bakarken, ağacın yanından ince bir ses duymuş: "Hoş geldin, Prenses Mavi!"
Mavi, etrafına bakmış ama kimseyi görememiş. Ses yeniden duyulmuş, bu sefer daha yakından: "Buradayım, aşağıya bak!" Mavi aşağı baktığında, minik bir peri görmüş. Perinin kanatları gökkuşağı renklerinde parlıyormuş. Peri, "Benim adım Peri Lila," demiş. "Bu ağaç, Büyülü Bilgi Ağacı'dır. Meyvelerinden birini yersen, hayatının en büyük macerasına atılacaksın."
Mavi, heyecanla meyvelerden birini koparıp yemiş. Aniden kendini bambaşka bir dünyada bulmuş. Bu dünya, büyülü yaratıklarla doluymuş. Mavi, etrafına bakarken, bir unicorn ona doğru yaklaşmış. Unicornun boynuzu altın gibi parlıyormuş ve adeta konuşuyormuş gibi gözleriyle Mavi'ye bakıyormuş.
Unicorn, "Benim adım Altın Boynuz," demiş. "Seni burada görmek ne büyük mutluluk, Prenses Mavi. Bu dünya, bizim dünyamızdır ve senin yardımına ihtiyacımız var." Mavi, Altın Boynuz'a ne olduğunu sormuş. Altın Boynuz, "Kötü Cadı Kara'nın büyüsü altındayız," demiş. "O, bizim dünyamızı karanlığa boğdu ve sadece senin iyilik dolu kalbin bu büyüyü bozabilir."
Mavi, hemen Altın Boynuz ile birlikte yola koyulmuş. Yolculukları boyunca, devasa ağaçların arasında yürümüşler, sihirli gölleri geçip, büyülü köprülerden geçmişler. Yolculukları sırasında, çeşitli büyülü yaratıklarla tanışmışlar ve hepsi Mavi'ye yardım etmeye söz vermişler.
Sonunda, Kötü Cadı Kara'nın kalesine varmışlar. Kale, yüksek dağların tepesinde, kara bulutların içinde kaybolmuş gibiymiş. Mavi, kaleye adım atarken, kalbinin hızla çarptığını hissetmiş ama asla korkmamış. Kalenin içinde, Kötü Cadı Kara, Mavi'yi bekliyormuş.
Kara, "Senin gibi küçük bir prensesin bana karşı gelemeyeceğini mi sanıyorsun?" diye kükremiş. Mavi, kararlılıkla, "Ben küçük bir prenses olabilirim ama kalbim iyilikle dolu," demiş. Mavi, kalbinin gücünü kullanarak Kara'nın üzerine yürümüş. İyilik dolu kalbi, kara büyüyü bozmaya başlamış.
Kara, güçsüzleşirken, Mavi daha da güçlenmiş. Sonunda, Kara tamamen yok olmuş ve dünya yeniden aydınlanmış. Altın Boynuz ve diğer büyülü yaratıklar, Mavi'yi kutlamışlar. Mavi, kalbinin gücünü ve iyiliğin her zaman kazanacağını bir kez daha anlamış.
Peri Lila, Mavi'yi büyülü ağaca geri götürmüş ve Mavi, kendi dünyasına dönmüş. Krallıkta herkes, Prenses Mavi'nin maceralarını dinlerken hayran kalmış. Mavi, artık sadece bir prenses değil, aynı zamanda bir kahraman olarak anılmaya başlamış. Ve Mavi, her gece yatmadan önce, kalbinin derinliklerinde iyiliğin ve cesaretin ne kadar önemli olduğunu hatırlayarak uykuya dalarmış.
Prenses Mavi, Kara'yı yenip krallığına döndükten sonra, herkes ona hayran kalmış ve onun cesaretine övgüler yağdırmış. Ancak Mavi, hala büyülü ormana gitmekten vazgeçmemiş. Orada keşfedilecek daha çok sır ve macera olduğunu biliyormuş. Her yeni gün, ona yeni bir hikaye ve yeni dostluklar getirirmiş. Ve böylece Prenses Mavi, hem krallığının hem de büyülü ormanın sevilen kahramanı olarak mutlu mesut yaşamış.`;
Yorumlar