Rüya Ağacı
- volkanhocam
- 10 Eyl
- 3 dakikada okunur
"🌳 Rüya Ağacı",
`Bir zamanlar, yemyeşil tepelerin arasında saklı, huzur dolu bir köy varmış. Bu köyde yaşayanlar, rüyaların ve hayallerin hayatın en değerli hazineleri olduğuna inanırmış. Köyün tam ortasında, dalları göğe doğru uzanan ve yaprakları parıldayan dev bir ağaç yükselirmiş. Bu ağaç, köylüler arasında "Rüya Ağacı" olarak bilinir ve geceleri başka hiçbir ağacın yapamadığı bir şey yaparmış: İnsanların en güzel hayallerini toplar ve onları birer ışığa dönüştürerek gökyüzüne bırakırmış. Gündüzleri sıradan bir ağaç gibi görünse de, geceleri yaprakları renkli ışıklarla ışıldar, dalları arasında büyülü bir fısıltı yankılanırmış. Her gece köyün çocukları uykuya daldığında, rüyalarındaki en güzel düşünceler Rüya Ağacı'nın dallarına konar ve orada büyürmüş. Rüyalar büyüdükçe yapraklar arasında farklı renklerde ışıklar parlamaya başlarmış. Bu ışıklar bazen mavi, bazen pembe, bazen de altın sarısı olurmuş. Her renk, farklı bir rüyayı temsil edermiş. Köyde yaşayan küçük bir kız vardı; adı Elif. Elif çok meraklı ve cesur bir çocuktu. Rüya Ağacı'nın etrafında oyun oynamayı ve geceleri ağacın ışıklarını izlemeyi çok severdi. Ancak bir gün, Rüya Ağacı'nın ışıkları sönük kalmıştı. Yapraklar eskisi gibi parlak değildi ve dallar arasındaki fısıltı kaybolmuştu. Elif, bu durumu fark edince büyük bir merakla Rüya Ağacı'nın yanına gitti. Ağacın altında otururken, hafif bir rüzgar esti ve yaprakların arasından ince bir ses duyuldu. "Merhaba küçük kız," dedi ses yumuşakça. "Ben Rüya Ağacı'nın koruyucusuyum. Adım Leyla. Bu gece neden buradasın?" Elif şaşkınlıkla etrafına baktı ama kimseyi göremedi. "Merhaba Leyla," dedi çekingen bir sesle. "Rüya Ağacı'nın ışıkları neden bu kadar sönük? Ne oldu bu ağaca?" Leyla'nın sesi, yaprakların arasından yankılanarak yanıt verdi. "Rüya Ağacı, çocukların rüyalarından beslenir, Elif. Ancak son zamanlarda rüyalar eskisi kadar güçlü değil. Bazı çocuklar rüya kurmayı unutuyor, bazıları ise korkularıyla baş edemiyor. Bu yüzden ağacın dalları ve yaprakları soluklaştı." Elif'in içi birden umutla doldu. "Peki ben bu durumu düzeltebilir miyim? Rüya Ağacı'nı tekrar ışıldatmak için ne yapabilirim?" Leyla, "Evet, Elif," dedi. "Ama bu kolay olmayacak. Rüya Ağacı'nı yeniden canlandırmak için köydeki çocuklara rüyalarını hatırlatmalı ve onların rüyalarına renk katmalısın. Her çocuk için bir rüya eklemeli ve ağaca tekrar hayat vermelisin." Elif hemen harekete geçti. Ertesi gün, köydeki bütün çocukları topladı. "Hadi hep birlikte Rüya Ağacı'na gidelim ve ona rüyalarımızı ekleyelim!" diye seslendi. Çocuklar merakla Elif'in peşine takıldılar ve hep birlikte ağacın altına vardılar. Birlikte, ağacın dallarına sarılmış ve gözlerini kapatmışlardı. Her biri sırayla en güzel rüyasını paylaşmaya başladı. Ayşe, "Rüyamda, bulutlardan yapılan bir kale var," dedi heyecanla. "O kalede yaşayan herkes uçabiliyor ve bulutların üzerinde dans ediyoruz." Arda, "Benim rüyamda ise dev bir çikolata nehri var!" dedi. "Her şey tatlı ve lezzetli; istersek yüzebilir, istersek çikolatalardan köprüler yapabiliriz." Elif, her çocuğun rüyasını dinlerken, ağacın dallarındaki ışıkların yavaş yavaş parlamaya başladığını fark etti. Ancak bazı dallar hala karanlıktı. O sırada, köyde çok sessiz duran küçük bir çocuk vardı, adı Ali'ydi. Ali çok utangaçtı ve hiç kimseyle rüyalarını paylaşmazdı. Elif, Ali'nin yanına gitti ve elini tuttu. "Ali, sen de rüyalarını bizimle paylaşır mısın?" diye sordu nazikçe. Ali başını salladı ve çok sessiz bir sesle konuşmaya başladı. "Benim rüyamda, tüm hayvanlarla konuşabiliyorum. Kuşlar bana şarkılar söylüyor, kelebekler benimle dans ediyor ve ağaçlar bana hikayeler anlatıyor. Herkes mutlu ve kimse üzgün değil." Ali'nin bu güzel rüyasını duyar duymaz, Rüya Ağacı'nın en karanlık dalı bile altın sarısı bir ışıkla parlamaya başladı. Ağacın tüm yaprakları renkli ışıklarla doldu ve dallar arasında yeniden büyülü fısıltılar yankılanmaya başladı. Leyla'nın sesi mutlulukla dolu olarak duyuldu: "Teşekkür ederim çocuklar! Rüyalarınız Rüya Ağacı'nı yeniden canlandırdı. Artık ağaç eskisinden de güçlü." O günden sonra, köydeki çocuklar her gece Rüya Ağacı'nın altında toplanır ve rüyalarını paylaşırlardı. Ağaç, çocukların güzel rüyalarıyla beslenir ve köyde umudun ve mutluluğun kaynağı olarak parlamaya devam ederdi. Elif ise, rüyaların gücünü ve paylaşmanın önemini öğrenmişti. Artık köyün en cesur ve en bilge çocuğu olarak bilinirdi.`,

Yorumlar