İhtiyar Ayakkabıcı
- volkanhocam
- 11 Eyl
- 2 dakikada okunur
İhtiyar Ayakkabıcı ve Karısı
Çok eski zamanlarda yaşlı ve fakir bir ayakkabı ustasının elinde sadece bir çift ayakkabı yapabilecek ayakkabı derisi kalmış. Akşam üstü, sabah dikeceği elinde son kalan ayakkabı dersini kesti, yatmadan önce duasını okudu ve derin bir uykuya daldı. Ertesi sabah uyanıp çalışmak için masasının başına oturduğu zaman akşam kestiği derileri dikilmiş ve bitirilmiş olarak masasının üzerinde buldu. Gariban ayakkabıcı bu duruma çok şaşırdı ve ne diyeceğini bilemedi. Ayakkabıları eline aldı iyice inceledi. Ayakkabılar o kadar dikkatle dikilmişti ki en ufacık bir iplik parçası bile görünmüyordu.
Çok geçmeden ayakkabıcının dükkânına bir alıcı geldi. Ayakkabıcının verdiği ayakkabılardan o kadar memnun kaldı ki, onun istediğinden çok daha fazla para ödedi. Ayakkabıcı kazandığı bu para ile iki çift ayakkabı yapabilecek deri satın aldı. Ayakkabıcı aldığı deriden akşamleyin iki çift ayakkabı kalıbı kesti, sabahleyin dikmek için hazır etti ve duasını edip yatmaya gitti. Ertesi sabah kalktığı zaman yine iki çift ayakkabı dikilmiş bitmiş olarak masasının üzerinde hazır buldu. Dükkâna da bol bol müşteri gelmeye başladı. Gelen müşteriler ayakkabıcının istediğinden çok daha fazla para vererek ayakkabıları satın alıyorlardı. Bu sefer ayakkabıcının dört çift ayakkabı derisi alacak parası olmuştu. Ertesi sabah erkenden uyandığında gene 4 çift ayakkabının masanın üzerinde hazır buldu. Bu vaziyet böylece devam edip gitti.
Ayakkabıcı akşamleyin kalıplarını hazırladığı ayakkabıları sabahleyin masasının üzerinde hazır buluyordu. Artık zengin olmuştu. Bir akşam ayakkabıcının aklına bir şey geldi. Yemekten sonra karısına dönen ayakkabıcı; "Gel bu akşam uyumayalım, bu ayakkabıları kim gelip yapıyor bulalım" dedi. Karısı "tamam" dedi. Bir mum yaktılar. Köşedeki elbise dolabının içersine saklandılar. Gece yarısı içeriye iki küçük adam girdi. Hemen ayakkabıcının masasının üstüne çıktılar ve küçük elleriyle ayakkabı derilerini dikmeye başladılar. İki küçük adam ayakkabıları bitirene kadar durmadan dinlenmeden çalıştılar. Her şey bitince geldikleri gibi süratle ortadan kayboldular.
Ertesi sabah ayakkabıcının karısı "Bu iki küçük adam bizi rahata kavuşturdu, onlara olan borcumuzu ödemeliyiz" dedi. Ayakkabıcının karısı ayakkabıları diken bu iki küçük adama; "kazak, eldiven, çorap ve bere yapacağım" dedi. Bu fikir ayakkabıcının da hoşuna gitti. Küçük adamlar için her şeyi hazır ettikleri zaman hepsini masanın üzerine koydular ve kendileri de yine elbise dolabına saklandılar. Hediyelerinin nasıl karşılanacağını merak ediyorlardı. Gece yarısı hoplaya zıplaya gelen iki küçük adam, masanın üstünde ayakkabı kalıpları yerine kendileri için hazırlanmış olan hediyeleri bulunca önce şaşırdılar sonra sevinçle kazakları, eldivenleri, çorapları giymeye başladılar. İki küçük adam çok sevindiler. O geceden sonra küçük adamlar yaşlı ayakkabıcıya yardımı tamamladıklarını düşünerek bir daha hiç gelmediler. Yaşlı ayakkabıcı ve karısı ise ömürlerinin sonuna kadar refah içerisinde yaşadılar.

Yorumlar