top of page

Ergenekon Destanı

🐺 ERGENEKON DESTANI

Göktürkler, tekçe düşünmezdi. Meşveret gerekti. Toplandılar. Sözü en yaşlısı aldı: "Ben, dedemden duydum; o da dedesinden, dedesi dip dedesinden duymuş ve duyanların en eskisi, en kocası asıl atamız Kayan Tigin'den duymuş. Buraya gelmeden önce, onlar Ergenekon'un dışında, bir geniş, uçsuz bucaksız yerde yaşarmış; asıl atalarımız da orada otururlarmış. Bir de düşmanlar varmış. Düşman baş olmuş; başka boylar, başka halklarla birleşmiş ve bizim yurdumuzu kırıp geçirmiş; yok etmiş. O yurt, bizim yurdumuz, böyle dar değil, bir geniş memleketmiş..."

En genci, meşverette bulunanların en küçüğü söz isteyip: "Öyleyse..." diye konuştu: "Neden oraya gitmeyelim? Şimdi, Tanrı bize güç verdi. Çevreyi dolaşalım, bir yol bulup şu dağları aşalım. Varalım eski yurdumuza 'bizimdir' diyelim, oturalım. Yağıdan korkup burada oturmak bize yaraşmaz!"

Doğruydu, düşman öteki boylara ve yağılara baş olduysa o eskidendi; Göktürkler şimdi güçlüydü, yeniydi. Eski yurt dururken burada, kapanda gibi, kalınamazdı. Dağıldılar.

Çevre yanı dolaştılar. Yol yoktu, bir iz yoktu. Dağlar kaskatı sağırdı, bir geçilecek yol vermiyordu. Sağır ve kaskatı dağlar, kazma dişlerinden de kötü keskin, sipsivri, bıçak bıçak keskinceydi; keskince kayalıydı. Tırnak bile tutmuyordu, vurdun mu el şak deyip yapışıyordu.

Boyunları bükük; yol iz aramak için çevre yana dağılanlar, hep, birer birer boynu bükük geri döndüler. Bir demirci en sona, en geriye kalmıştı; gecikmişti. Döndüğünde onun da boynu büküktü, yüzü gülmüyordu ama gözleri düşünceliydi, bir dalgın düşünceliydi. Ötekiler, demirci gibi çevre yanda, bir çıkış, bir geçit yeri arayanlar, demircinin başına üşüştüler; gözlerindeki düşünceyi bölüştüler; sanki bir "masal meyvesi" bölüşüyorlardı; demircinin gözlerindeki düşünce, gözlerinde değil de sanki kırılmış dal uçlarındaydı.

"Bir yer gördüm" dedi; "Bilmem geçit olur mu? Olur belki; ama çok yorgunluk ister. Bir dağın böğründe, geniş ve bir adam boyu, adam değil bir deve boyu, belki daha yüksek, eriyebilir, bir demir damarı buldum! Onu eritirsek, bir yol buluruz!.."

Demircinin gözlerindeki düşünce; çığlık çığlık, dinleyenlerin ağzından bütün Ergenekon'u doldurdu. Ve o çığlığa benzer bir dağılışla büyük küçük herkes, gidip demircinin bulduğu demir kayayı gördü. Demircinin sözü doğruydu, düşünceleri de doğruydu! Demirden bir bütün kaya değildi bu, uğraşılırsa sonunda bir kurtuluş yoluydu.

Daha o gün, Ergenekon'da yaşayan herkese, odun ve kömür vergisi saldılar. Adam başına, yedisinden yetmişine herkes, belli bir miktar -daha da çok, gücünün yettiği kadar- odun ve kömür getirecekti.

Vergi vermeyen kimse kalmadı; herkes bir yerine çift verdi; üç verdi, dört veren oldu. Toplanan odunlar ve kömürler dağlar doruğunu buldu. Asıl iş, şimdi başlıyordu. Bütün odunları ve kömürleri; bir sıra odun, bir sıra kömür; bir sıra kömür ve bir sıra odun olmak üzere kalın ve kolay yakılır bir hâlde dağın böğründeki çatlağa dizdiler. Kalan odunların yarısını dağın tepesine -tam demir damarının üstüne- ve kalan öteki yarısını da beri yanına istif ettiler.

Yedi kere yüz deve derisinden yetmiş büyük körük yaptılar; bütün körükleri, odunlar ve kömürler yandığında ateşi körükleyebilecek şekilde yetmiş yerden, yetmiş yere kurdular. Bir küçük kıvılcım önce kömürleri yaktı ve körüklerden birkaçı, yanan kömürlere doğru yel üfürdü; kömürlerdeki ateş odunlara geçti, odunları tutuşturdu. Yetmiş yerden yetmiş körük birden çalıştı.

Körüklerin toplayıp üflediği ateş, dağın böğründeki demir damarını eritti. Eriyen demir, aşağıya doğru aktı ve büyük bir gedik açtı. O gün ve o gece, demirin eriyip yol olduğu, Bozkurtun ay yıldıza bakıp bakıp ses verdiği o gün ve o gece, Göktürklerin Hakanı Börte Çine idi; sabahı bekleyemedi. Göktürkler, bir demir yoldan Ergenekon'u terk etti.

Ergenekon'dan çıkan Göktürkler, eski yurtlarına kavuştular. Orada büyük bir devlet kurdular ve yüzyıllarca hüküm sürdüler. Demircinin bulduğu çözüm sayesinde özgürlüklerine kavuşan Göktürkler, bu destanı nesilden nesile aktararak, birlik ve beraberliğin gücünü hatırlatmaya devam ettiler.

Son Yazılar

Hepsini Gör
Yaşamak

00:05 ✍️ YAŞAMAK Cahit Zarifoğlu SARIKAMIŞ 1974, 5 EKİM. Şiirler yazmıştım. Ama şimdi, şiir uzak. Uçuşup duran, üstüste gelip birikmeyen...

 
 
 
Sağlıksız Beslenme

🧠 SAĞLIKSIZ BESLENME İlay Çelik Sezer Bir grup yetişkin erkek üzerinde yapılan bir araştırma, yüksek yağ ve şeker içeren beslenme...

 
 
 
Okumak ve Bilgi

📚 OKUMAK VE BİLGİ Cevdet Yalçın Okumak insan için bir zevk, bir eğlence olduğu kadar, hiç kuşkusuz eğitici bir eylemdir de....

 
 
 

Yorumlar

5 üzerinden 0 yıldız
Henüz hiç puanlama yok

Puanlama ekleyin
bottom of page