Doğanın İntikamı

`Zamanın birinde, doğa harikası bir yerde verimli topraklarda yaşayan insanlar varmış. Bu yerin doğal zenginlikleri her kesin dilindeymiş. Topraklarına ne ekilse yetişiyor, güneş bu yeri her daim ısıtıyor, yağmur herkesin uyuduğu vakitte yağıyormuş. Yağan yağmur çiftçinin ektiği ekini çok kısa zamanda büyütüyormuş. Buradaki insanlar bu zenginliklerle çok rahat bir hayat sürüyormuş.

Başta doğaya saygılı davranan bu insanlar zamanla doğaya karşı duyarsızlaşmaya başlamışlar. Doğa onların her istediğini verince onlar da bu zenginliğin her zaman süreceğini düşünmüşler. Suyu hor kullanıp, ormandaki ağaçları kesmişler. Hayvanların yaşam alanlarına müdahalede bulunup hayvanların o bölgeyi terketmelerine neden olmuşlar. Doğanın kaynakları bir süre daha onlara güzelliklerini göstermeye devam etmiş. Ama bu bölgede yaşayan insanlar doğaya karşı yaptıklarından vazgeçmemiş.

Bu yaptıkları devam ederken artık Güneş kendini göstermemeye başlamış. Her taraf karanlığa bürünmüş. Kuraklık almış başını gitmiş. Yağmur hiç yağmamış, eldeki su kaynakları içecek su ihtiyacını karşılamayacak noktaya gelmiş. Bu insanlar doğaya verdiği zararı susuz, besinsiz kaldıklarında anlamışlar.

Bu yerleşim yerinde yaşayan tüm insanlar toplanıp yaptıkları hata konusunda fikir birliğine varmışlar. Yaptıkları toplantıdan sonra eldeki kaynaklara saygı göstermelerinin ne kadar önemli olduğunu kavramışlar. Zamanla doğadaki varlıklar bu olayı anlamış ve kaynaklarını tekrar seferber etmiş. Buradaki insanlar uzun zaman boyunca bu olayları hiç unutamamışlar.`;