top of page

Anzak Askerinin Mektubu

Anzak Askerinin İbretli Mektubu

10 AĞUSTOS 1915 – GELİBOLU

Sevgili ve bir zamanlar mutlu ailem;

Gelibolu cehenneminden hepinize merhaba! Bu mektubu size yazmak niyetinde değildim. Aslında ben artık kimseyle konuşmak kimsenin, kimsenin yüzünü görmek istediğimden de emin değilim. Hem siz benim buraya cehennem dediğime bakamayın burası hakikaten güzel bir yer. Üzerleri toz toprakla örtülmeden önce zeytin ağaçlarının bolluğu, savaşa aldırmadan her yanda pıtır pıtır açan kırmızı gelinciklerin neşesi, akşamları yarımadayı kızıla boyayarak batan güneşin insanın içini acıtan güzelliği ve bir de Gelibolu bülbülleri.

Gelibolu'da hâlâ un ufak olmadan kalan küçük bir ruh parçam mevcutsa bunu bülbüller sağlamıştır. Eğer o sırada bir Türk öldürmüyor ya da Türkler tarafından öldürülmüyorsak, Gelibolu'nun muhteşem gurubunu seyrediyoruz. Ege Denizi'nin içine gömülen güneşin biraz önce Pasifik Okyanusu'ndan yükselerek Yeni Zelanda'daki ertesi günü aydınlattığını bilmek insanın canını acıtıyor.

Fakat bu acı hissi çok kısa sürüyor, sonra yeniden katılaşıyorum. Artık saatlerce hiçbir şey hissetmiyor ve duymuyorum. Bu arada sadece bakıyor, saklanıyor, ateş ediyor, süngü takıyor, düşman öldürüyor, bit ayıklıyor, yemek diye verdikleri kuru bisküvi, kraker, kuru et parçalarını kemiriyor, zaman olursa yatıyor, çok ender olarak da uyuyorum. Ben artık sadece bir Anzak askeriyim.

Ne sevdiğim şarkılar, yemekler, kokular ne de sevdiğim insanlar… Ben artık bir sayıyım. Yaşayan bir sayı. Ölürsem o zaman da bir sayı olacağım. 'Vatan uğruna kahramanca' ölmüş bir sayı. Kahramanca ve vatan uğruna! Kahramanlık mı? Hadi yaa. Kahramanlık zorla olmaz. Vatana gelince… Burası Türklerin vatanı ve bu savaş bizim savaşımız değil. Bizler İngilizlerin de söyledikleri gibi sadece 'hevesli oğlan çocukları'yız.

Asıl kahraman olan Türkler. 'Johnny Türk' dediğimiz Türkler vatanlarını savunmak için bize karşı çok ağır şartlar altında direniyorlar ve kahramanca ölen asıl onlar. Geçen hafta ölüleri gömmek için karşılıklı ateş kes ilan edildiğinde ilk defa Türkleri yakından ve canlıyken gördük. Türkler bize anlatılan canavarlara benzemiyordu. Onlar da gözlerinde endişe ve keder olan genç insanlardı.

Onlarında arkalarında bekleyen üzüntülü aileleri, yaşlı anne-babaları, karıları belki de sevgileri vardı. Onlar da yaralanınca acı çekiyor, onlar da gencecik hayallerini bırakıp ölüyorlar. Türkler de insandı. Bana süt ikram eden iki Türk'e ben de konserve et verdim, ama kabul etmediler. Bu sığır etidir dediysem de inanmadılar. Aslında anlamadılar.

O zaman ellerimle kafama boynuz yapıp öküz gibi böğürdüm. Güldüler. Ben de güldüm. Orada savaş meydanında etrafımız askerlerin cesetleriyle doluydu, biz düşmandık ve birbirimize gülüyorduk. Bana süt ikram eden Türklerden biri 'sen no İngiliz' diye şaşırarak sordu. 'Ben İngiliz değilim' dedim. Sonra elini uzattı 'ben TÜRK' dedi. Bana uzatılan eli tuttum.

Orada, Gelibolu'nun en kanlı savaşlarının yapıldığı o tepede, el sıkıştık. Ben artık bu adamla nasıl düşman olabilirdim? Ben bu adamla neden düşman olmuştum ki? Düşmanım o anda artık arkadaş Türk olmuştu. Ben bu savaşta ölmeyi reddediyorum. Bu benim savaşım değil. Fakat yaşamak için de hiç isteğim kalmadı.

Allahım günahlarımı affet.Hepinizi çok seviyorum.Ebediyen sizin oğlunuz.Alistair John TAYLORGELİBOLU 1915

Son Yazılar

Hepsini Gör
Yaşamak

00:05 ✍️ YAŞAMAK Cahit Zarifoğlu SARIKAMIŞ 1974, 5 EKİM. Şiirler yazmıştım. Ama şimdi, şiir uzak. Uçuşup duran, üstüste gelip birikmeyen...

 
 
 
Sağlıksız Beslenme

🧠 SAĞLIKSIZ BESLENME İlay Çelik Sezer Bir grup yetişkin erkek üzerinde yapılan bir araştırma, yüksek yağ ve şeker içeren beslenme...

 
 
 
Okumak ve Bilgi

📚 OKUMAK VE BİLGİ Cevdet Yalçın Okumak insan için bir zevk, bir eğlence olduğu kadar, hiç kuşkusuz eğitici bir eylemdir de....

 
 
 

Yorumlar

5 üzerinden 0 yıldız
Henüz hiç puanlama yok

Puanlama ekleyin
bottom of page